Komşuya Ziyaret

27 NİSAN-02 MAYIS 2013 KUZEY YUNANİSTAN



Alexandroupoli (Dedeağaç), Kavala, Komotini (Gümülcine), Selanik, Xanthi (İskeçe), Meteora, Drama, Larissa...




2 çift araba ile 5 günlük Kuzey Yunanistan gezisi için düştük yollara. Tarih 27 Nisan 2013 Cumartesi sabahı idi ve hava günlük güneşlikti. Tüm gezi boyunca güneş bizi hiç yalnız bırakmadı:) 


İstanbul'dan Edirne İpsala sınır kapısına yaklaşık 3,5 saat sonunda ulaştık. Sınırda Turing gişesinden geçiş için gerekli belgeleri tamamladık. İstenen belgeler: uluslararası ehliyet, uluslararası sigorta (yeşil sigorta), uluslararası taşıt belgesi ve gümrükten geçiş karnesi. Bunların hepsi sınırdaki gişeden 10 dk.da alınabiliyor fakat istenirse önceden Turing ofislerinden de yaptırılabilir. Biz yeşil sigortayı önceden yaptırmıştık, birkaç sigorta firmasından fiyat alıp en uygununu seçmiştik. Detaylı bilgi için www.turing.org.tr
Sınırı geçmemiz 15-20 dk sürdü, şansımıza pek sıra yoktu ama bazen uzun kuyruklar olabiliyormuş.

Sınırı geçtikten sonra direkt otobana çıktık ve Komotini'ye doğru yolumuza devam ettik, yollar gayet güzel ve sakindi. Sınırdan sonra yaklaşık 1 saat sonra Komotini'ye (Gümülcine) varmıştık. Amacımız birkaç saat burayı dolaşıp yolumuza devam etmekti. Burası 50.000 nüfuslu bir şehir ve nüfusun yarıya yakını türklerden oluşuyor. Ertafta Osmanlı'dan ve Bizans'tan kalma eserler göze çarpıyor. Önemli yerleri; Irinis Meydanı, Tarihi Çarşı, Metropolitan Katedrali, Kılıç Anıtı.



II.Abdülhamit tarafından yaptırılan Saat Kulesi
Yeni Cami


Tarihi Çarşı

Komotini'den ayrılıp ilk konaklamamızı yapacağımız Kavala'ya doğru çıktık. Yolculuk yaklaşık 1 saat sürdü.
Kavala adeta küçük Selanik gibi, şirin bir sahil kasabası. Akşama doğru 16 gibi Kavala'daydık, otelemize yerleşip yürüyerek şehri keşfe koyulduk.


Limanın sağında Nikolai Kilisesi bulunuyor ve Kanuni tarafından 1530 tarihinde İbrahim Paşa adına yaptırılmış bir cami imiş, daha sonra kilisiye çevrilmiş. Kilisenin karşısından yukarı doğru yürüdük, sağlı sollu hediyelik eşya satan dükkanlar var, biraz daha yukarı çıkınca 1820'de Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın yaptırdığı külliye gözüküyor. Külliye şimdi otel olarak kiralandığından içi gezilemiyor.
Kaleye doğru yokuşa devam edince Halil Bey Camisi karşımıza çıkıyor. Yol boyunca da güzel eski evler bizlere eşlik ediyor.








Kavala, kurabiyesi ile meşhur bir yer, bademli un kurabiyesi, kesinlikle meşhur olduğu kadar var.
Akşam yemeğini sahildeki lokantalardan birinde yaptık. Yediğimiz herşey lezzet olarak Türkiye'nin en az iki katı, fiyatlar ise yarısı kadardı.
Ertesi gün uzun bir yol bizi bekliyordu çünkü varış yerimiz Kalampaka Meteora idi. Meteora bu turdaki en uzak ve en ilginç noktamız oldu. Kavala ile arası yaklaşık 5 saat bu nedenle yol üstü olan Selanik'te öğle yemeği molası vermeye karar verdik ama bundan önceki durağımız Drama idi.
Kavala Drama arası yaklaşık yarım saat sürdü. Günlerden Pazar olunca oranın pazarına da denk geldik ama tatil günü olması sebebiyle ertaf çok sakindi, ertafta biraz turlayıp kahvelerimizi içtikten sonra tekrar yola koyulduk.
Drama pazarı








Bu arada Drama köprüsünü boşuna aramayın, türkülere konu olmuş bu köprünün varlığını, yerini bilen yok, muhtemelen çok önceden yıkılıp yokolmuş. Başka bir köprü bulduk teselli olarak:)



Drama Selanik arası yol yaklaşık 2 saat sürdü. Arabayı sahile yakın bir yere parkedip biraz deniz havası alarak yürüyüş yaptık. Acıkınca da kendimizi meşhur eğlence semti Ladadika'ya attık. Burası bizim Çiçek Pasajı'nı andırıyor. Trafiğe kapalı bir bölge ve yan yana bir sürü balıkçı var. Sokak çalgıcıları bile aynı :) Pazar günü olması sebebiyle oldukça kalabalıktı. Tüm lokantalar aşağı yukarı aynı kalitededir diye tahmin ediyorum ama biz tavsiye üzerine 1901 Taverna Ouzeri'ye gittik. Balık, midye ve soğuk bira ile harika bir öğle yemeği oldu. Bira demişken yunan biraları Mythos ve Fix gayet lezzetli.
Uzo da bardakta durduğu gibi durmuyormuş :)
Yemek sonrası yine yollara düştük. İstikamet Meteora. Kalampaka tabelalarını takip ederek köye vardık ve oradan da Meteora'ya doğru hafif bir tırmanışa geçtik, yol yaklaşık 3 saat sürdü, akşam 5 civarı oradaydık. Kısa bir keşif sonrası kalacak uygun bir yer bulduk ve otelimize yerleştik. Akşam yemeğini otelin yanında yine aynı kişilerin işlettiği lokantada yedik. Burası etleri ve sakatatları (özellikle kokoreç) ile ünlü bir yer ve fakat Paskalya dönemi olduğundan ve et yenmediğinden ancak turisler için az miktarda bulundurdukları ile yetinebildik. Yiyebildiğimiz kuzu pirzolayı ilk üçe rahatlıkla koyabilirim ama ikinci tabağı istediğimizde bitti dediler :(
Meteora çok mistik ve etkileyici bir yer, bir dağ köyü, bizdeki peri bacalarını andırıyor, farkı tepelere oyulmuş manastırları. Meteora kelime anlamı olarak "gökyüzünde asılı" demekmiş zaten.









Meteora gezimizi tamamladıktan sonra tekrar yollara düştük. İlk durağımız Larissa ve sonra bir gece konaklayacağımız Selanik. Meteora Larissa arası yol yaklaşık bir saat sürdü. Günlerden 1 Mayıs ve tatil günü, sakin sessiz bir şehir karşıladı bizi. Ara sokakların içine dalınca gençlerin toplandığı barlar sokağı gibi bir bölgeyi keşfetmemiz uzun sürmedi :)

Birkaç saat şehri dolaşıp bir şeyler içtikten sonra Selanik yoluna koyulduk, 2 saat sonra şehre varmıştık. Sahile yakın uygun bir otel bulduk ve hemen şehri dolaşmaya koyulduk.
Selanik, Yunanistan'in 2. büyük şehir, klasik bir tabir olacak ama İzmir'e çok benziyor, aynı kordon aynı kafeler aynı eğlence :)
Görülmesi gereken yerleri; Atatürk'ün evi (Aya Dimitriya mahallesi Apostolu Pavlu Cd N:75), Yedikule Zindanları ve Bizans Surları, Yunanistan'ın en büyük katedrali Agios Dimitrios, Aristotelous Meydanı ve Üniversitesi, Büyük İskender Heykeli, Televizyon Kulesi ve Beyaz Kule.


Atatürk'ün evi
Beyaz Kule





Egnatia önemli bulvarlarından biri, buradan devam edip Venizelou caddesine döndükten sonra ilerde Modiano Market bulunuyor, biraz bizim kapalı çarşıyı andırıyor.





Akşam yemeği için adresimiz Ouzeri Agora oldu, sessiz sakin bir köşede lezzetli deniz ürünlerini ve mezeleri deneme imkanı bulduk.

Ertesi gün Selanik'ten yola çıkarak son durağımız olan Alexandroupoli (Dedeağaç) öncesi birkaç saat Xanthi (İskeçe)'e uğradık. Selanik İskeçe arası yol yaklaşık 2 saat sürdü.
İskeçe binbir rengin şehri olarak anılıyor. Şehrin tam ortasında Plateia Kendriki isimli genişçe bir meydanı ve bu meydanda tarihi bir saat kulesi bulunuyor.
Meydandan biraz ilerleyince eski şehir bölgesine ulaşılıyor, cumbalı eski osmanlı evleri görülmeye değer.



İskeçe'den sonra, son durağımız olan Dedeağaç'a doğru yola çıktık. Yolculuk 1 saat sürdü. Buraya daha önce bir haftasonu gezisi için gelmiştik ve o zaman güzel bir balık lokantası ve köfteci keşfetmiştik. Aslında sırf bu lezzetleri tekrar tatmak için Dedeağaç'ı programımıza dahil ettik dersem daha doğru olacak :)
Konaklamayı daha önce de kaldığımız Erika Hotel'de yaptık, merkezi, temiz ve fiyatları uygun bir otel.
Akşam yemeği için adresimiz ise, Dedeağaç'a 10 km mesafedeki sayfiye yeri Makri'deki Tavern of Agios Georgios. İkinci kez midelerimiz bayram etti:)


Ertesi gün öğlen yemeği için önceden test edip onayladığımız Kanavidis Köftecisi Yunanistan'daki son lezzet durağımız oldu. Çarşı içinde küçük sevimli bir yer; köfte, salata ve patates kızartması ile soğuk biralarımızı içip karnımızı doyurduktan sonra eve dönmeye hazırdık artık...